Bilimsel Tıbbın Kurucusu Hipokrat


 Hipokrat (Hippoctares) M.Ö. 460-370 yıllarında yaşamış, Kos Asklepionunda yetişen ilk hekimlerdendir. Mitolojik bir kişi olmadığı net olarak bilinen ilk hekim Hipokrat, Yunan Tıp tarihinde “Tıbbın Atası” olarak nitelenmekte ve Hipokrat Tıbbı ilginç bir şekilde Eski Mısır Tıp tarihi ile de paralellikler göstermektedir. Hipokrat, tıbbı; mitolojik, büyü, sihir ve dinsel etkilerden arındırmıştır. Hipokrata göre her hastalığın doğal bir nedeni vardır; bu nedeni saptamak güç olduğundan hastalıkların belirtilerinin saptanması önemlidir (Semptomların keşfi). Bu dönemde Hipokrat, hastalıkların belirtilerinin ortadan kaldırılmasını değil, onların gelişmesine yardımcı olunmasını ve saptanan bu belirtileri “Similia Similibus Curantur” yani “Benzeri Benzer ile Tedavi Etme” taraftarı olmuştur. Hipokratik dönemin vurgusu, gözlemleme ve tıp biliminde yerleşmiş dökümantasyon üzerinde gelişmiş ve hekimlerin yüksek ahlaki değerlere ve ilkelere sahip olması ile hekim olmayı önemli kılmıştır. Hipokratın “Hipokrat Koleksiyonu” veya “Corpus Hipocraticum” isimleriyle derlenen çalışmaları M.Ö. 4. Yüzyılda İskenderiye’de büyük bir kütüphanede bir araya getirilmiştir. Bu koleksiyonda geçen konular anatomi, fizyoloji, genel patoloji, teşhis, tedavi, gidişat, cerrahi, jinekoloji, akıl hastalıkları, etik konuları içeren başlıklar altında toplanabilir.

Hipokrat, hastalıkları doğaüstü sebeplerle değil, ilk kez rasyonel ve materyalist bir yaklaşımla açıklamaya çalışmış ve hekimlerin sahip olması gereken etik kuralları belirlemiştir. Yaşadığı dönemdeki inanışın aksine, hastalıkların olağanüstü güçlerden ve tanrıların gazabından kaynaklandığına inanmamış, her hastalığın fiziksel ve gerçekçi bir nedeni olduğunu düşünmüştür. “Hastalık yoktur hasta vardır” derken hastaların, aynı hastalık belirtilerini, aynı ölçüde göstermeyeceğine işaret etmiş; kimi hastalıkların bir arada bulunmaları halinde, hastalıkların nitelik değişikliğine yol açabileceğini ifade etmiştir.

Hipokratın eserleri “Havalar, Sular, Beldeler”, “Aforizmalar (Hekimlere Öğütler)”, “Salgınlar Kitabı”, “Kırık Çıkıklar”, “Hipokrat Andı” dır. Hipokratik koleksiyonun en bilinen eseri hekimlere öğütleri içeren “Hipokrat Aforizmaları”dır. “Hipokrat Aforizmaları” yedi bölümden oluşur. İlk bölüm hastalıklar, perhiz ve boşaltıcı sistemler üzerinedir. İkinci bölüm ise prognoz ve tedavi üzerinedir. Prognoz bir hastalığın seyri hakkındaki tahminleri ve iyileşme şansı olup olmadığı, başka bir açıdan bir hastanın verilen tedaviye nasıl ve ne kadar sürede cevap vereceğinin yöntemlerinin araştırılmasıdır. Burada hastalığın gidişatı hakkında bazı temel öğretiler bulunmaktadır ve bunlar karşıtlarla tedavi, alışkanlıkların önemi, tedavilerde aşırı değişimlerden kaçınılması, bunun doğaya aykırı olduğu, değişimin yavaş olması gerektiği anlatılmaktadır.

Üçüncü bölümde ise mevsimlerin ve yaşın hastalıklar üzerine etkisinden bahsedilir. Dördüncü bölüm arındırmaları içerir, bu kusturma ve ishal ile mümkündür denilmektedir. Beşinci bölüm yine prognoz ile ilgilidir. Hipokrata göre epilepsi hastalığı, puberteden önce başlarsa hastalık geçebilir, ancak 25 yaşından sonra başlarsa hayatın sonuna kadar devam edecektir. Bu bölüm sıcaklık ve soğukluk üzerine sözlerle devam eder. Altıncı ve yedinci bölümler yine birçok hastalığın prognozu ile ilgili işaretler üzerinedir.

Hipokrat bir aforizmasında nöbetler halinde gelen sıtma ateşinin, epilepsiyi iyileştirici etkisi olduğunu yazmıştır. Hipokrat döneminde, gözlem ve deneyime dayanan, ilkelere bağlı hekimlik anlayışı benimsenmiştir. İnsanı mevsime benzeten Hipokrat, evrendeki her şeyin doğum, büyüme, olgunlaşma ve ölüm evrelerinden geçtiğini anlatır. Yine dört humor kuramında sağlığı ve hastalıkları doğal bir takım nedenlere bağlamaktadır. Hipokrat döneminde ölülerin incelenmesi dış muayene seviyesinde olduğu, insan vücudunda otopsi yapılmadığı ve bu nedenle anatomi bilgisinin sınırlı olduğu bilinmektedir. Hipokrat zehirlenmeler, vücudun belli bölgelerinde bulunan yaraların tehlike olasılıkları, ruh ve beden hastalıkları hakkındaki görüşlerini söylemiş, gebelik süresini, erken doğan çocukların yaşama olasılığını aylara göre belirleme olanağı bulmuştur.

 

Hipokratın tıbba sunduğu katkılar ve felsefesi, kendi döneminde olduğu kadar sonraki yüzyılları da etkilemeyi başarmış ve Avrupa’da gelişen tıbbın da temelini oluşturmuştur. Günümüzde dünya tıp çevrelerince tanınmakta ve halen geçerliliğini korumaktadır. Yaşadığımız yüzyılda hala birçok ülkede hekimler mezun olurken “Hipokrat Andı” adı altında meslek yemini ederler.

Dr Seran ÜNLÜER

 

 

 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir