Süt kalsiyum, bazı vitaminleri ve proteinleri almamız açısından oldukça faydalıdır. Ucuz ve kolay ulaşılabilir protein kaynağıdır. Ancak Kutu Süt yani UHT Sütler bunun dışındadır.
Marketlerde satılan Kutu Sütler (UHT süt) uzun ömürlü olmaları için, yapım aşamasında çok yüksek basınca maruz bırakılmakta ve içerisindeki bütün faydalı bakteriler yok olmaktadır. 135 santigrad derece ve üzerinde kaynatılan bu sütlerin, neredeyse bütün proteinleri tahribata uğramaktadır. Bu yapısı değişmiş, en faydasız en allerjik hali ile süt UHT (Ultra High Temperature) Kutu Süt olarak piyasalara sunulmakta ve sofralarımızda yerini almaktadır.
Hazır kutu süt tüketmek yerine, evde 100 santigrad derecede kaynatılmış olan ve kısa sürede tüketilen doğal süt veya pastörize edilmiş olan günlük şişe sütler tercih edilmelidir. Sanıldığı gibi kutu süt olmazsa olmaz değildir. Onun yerine doğal fermantasyon ile oluşmuş peynir, yoğurt (evde mayalanmış), brokoli, lahana, somon balığı, sardalya (kemikleri ile tüketilen), soya fasulyesi ve portakal suyu tüketmek vücudumuzun günlük kalsiyum ihtiyacını karşılayacaktır.
Zaten doğal süt bile olsa Türk İnsanı genetiksel olarak, süt sindirimi konusunda hassas bir bünyeye sahiptir. Türkiye’de laktoz intoleransı yani süt ile ilgili ürünleri sindirememek, 100 kişiden 70-80 inde gözlenir. Ülkemizde sıklıkla görülen laktoz intoleransı; süt içimi sonrasında karında şişlik, gaz, mide bulantısı, ishal, kramp tarzda karın ağrısı şikayetleri ile seyreden bir rahatsızlıktır. Diyetten sütün çıkarılması ile kişi rahatlar. Laktoz intoleransı olan kişiler, az miktarda fermente süt ürünleri tüketimi ile başlamalıdır. Bunlar kefir, peynir, yoğurt gibi ürünler olabilir.
Özellikle çocuklara kutu süt içilmesi konusunda ısrarcı olunmamalıdır. Amerika’da yaşayan zenciler, geleneksel beslenme alışkanlıkları nedeniyle pek süt tüketmemelerine rağmen yapılan çalışmalarda zenci ırklarda, osteoporoz yani kemik erimesi hastalığı görülme oranının oldukça düşük olduğu gösterilmiştir.
Dr. Seran ÜNLÜER